Biraz sonra okuyacağınız yazının gecikmiş olduğunu düşüneceksiniz;belki haklısınız da...Ancak sözünü edeceğim konunun,tükenmek bilmeyen bir süreci başımıza musallat eden biriyle ve onun demeçleriyle ilgili olmasının konuyu her daim tartışmaya ve konuşmaya açık hale getirdiği gerçeğine dayanarak affınıza sığınıyorum.
"Nerden başlasam,nasıl anlatsam?" mısraları içimden geçiyor ama bu güzel şarkıya o ismin gölgesini düşürmek istemediğim için vazgeçiyor ve hemen konunun orta yerinden giriyorum.
Sözünü edeceğim şahsına münhasır kişi Kenan Evren."Haydaa!! Pazartesi gününün son dakikalarında neden huzurumuzu kaçırıyorsun?"demeyin.Arada kaçması lazım ki feyz almanın tadına varalım,değil mi?Neyse "di" demiş olduğunuzu farzediyor ve devam ediyorum.
12 Eylül 1980.Evet,12 Eylül darbesinin üzerinden geçen yirmi dokuzuncu yılın sonuna yaklaşırken yaşanan acılar tazeliğini koruyor.İnsan hakları ihlallerinin gerçekleştiği,düşüncelerin tutuklandığı,akılların tutulduğu bir dönem,kendisiyle ve "kahramanlarıyla" hesaplaşılamadığı için ensemizde varlığını hala hissettiriyor.Halk hala o dönem başına örülenleri çözmeye çalışıyor.12 Eylül 1980'de çok küçük olanlar veya doğmamış olanlar darbenin bıraktığı mirasla büyürken,onlara öğretilen "en iyi" şey susmak oluyor.Annelere,babalara "derslerini" verenler,apolitik bir güruhun yetişmesine vesile oluyorlar.
"Nerden başlasam,nasıl anlatsam?" mısraları içimden geçiyor ama bu güzel şarkıya o ismin gölgesini düşürmek istemediğim için vazgeçiyor ve hemen konunun orta yerinden giriyorum.
Sözünü edeceğim şahsına münhasır kişi Kenan Evren."Haydaa!! Pazartesi gününün son dakikalarında neden huzurumuzu kaçırıyorsun?"demeyin.Arada kaçması lazım ki feyz almanın tadına varalım,değil mi?Neyse "di" demiş olduğunuzu farzediyor ve devam ediyorum.
12 Eylül 1980.Evet,12 Eylül darbesinin üzerinden geçen yirmi dokuzuncu yılın sonuna yaklaşırken yaşanan acılar tazeliğini koruyor.İnsan hakları ihlallerinin gerçekleştiği,düşüncelerin tutuklandığı,akılların tutulduğu bir dönem,kendisiyle ve "kahramanlarıyla" hesaplaşılamadığı için ensemizde varlığını hala hissettiriyor.Halk hala o dönem başına örülenleri çözmeye çalışıyor.12 Eylül 1980'de çok küçük olanlar veya doğmamış olanlar darbenin bıraktığı mirasla büyürken,onlara öğretilen "en iyi" şey susmak oluyor.Annelere,babalara "derslerini" verenler,apolitik bir güruhun yetişmesine vesile oluyorlar.
Yıllar geçiyor...12 Eylül sonrasında saldıkları korku politikalarıyla muhalifleri sindirmek için muhafazakarlığı taçlandıranlar,kaderin cilvesine bakınız ki(!) gün geliyor;kendi silahlarıyla vuruluyorlar.İronik elbette...
Meclis,12 Eylül askeri darbesiyle hesaplaşılabilmesi için harekete geçeceğine dair işaretler ve demeçler vermeye başlıyor.Buna bağlı olarak da, Anayasa'nın geçici(ne geçici madde ama!!)15.maddesinin kaldırılması ve 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanması gündeme geliyor.Ve olanlar oluyor...
Kenan Evren: "12 Eylül'ü halk desteklemiştir. Yüzde 92 oy bunun kanıtıdır. Şimdi aynı yolu kullansınlar, halka sorsunlar, diyorum. Eğer halk ‘evet’ der, geçici 15. maddeyi kaldırırsa, o zaman hiç yargılamaya da gerek yok, ben intihar ederim!” diyor.
Gazetede bu haberi ilk okuduğumda kan beynime sıçramıştı.Gözüm aynı cümleler üzerinde defalarca gitti;geldi.Silahlar eşliğinde yapılan bir anayasa oylamasının "başarılı" sonucunu dile getirmekten çekinmeyen Evren,içine düştüğü çaresizlikle halkın vicdanına dokunmaya çalışıyordu.Kenan Evren alelen Türkiye halkının vicdanını tehdit ediyordu.Şimdi düşünüyorum da tam da o cümlelerin ifşa edildiği tarihi izleyen günden sonra,tartışmaya açılan bu konu gündemden silindi.Daha sonrasında ise Kenan Evren'in hastahaneye kaldırıldığına ilişkin haberler gündeme oturdu.Neyse ki,"canımız,paşamız" iyileşti.Kendisini yargılamadan,yaşattıklarının hesabını vermeden ebediyete yolcu etmek içimize sinmezdi elbette...
Diyeceğim şudur ki;şimdi konunun tekrar gündeme taşınması için hep birlikte ses olma zamanı.12 Eylül'ün izlerini silebilmek için ilk şart bu.
Kötü kokukun kaynağını kapatmadıkça,koku yayılmaya devam edecektir.
Meclis,12 Eylül askeri darbesiyle hesaplaşılabilmesi için harekete geçeceğine dair işaretler ve demeçler vermeye başlıyor.Buna bağlı olarak da, Anayasa'nın geçici(ne geçici madde ama!!)15.maddesinin kaldırılması ve 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanması gündeme geliyor.Ve olanlar oluyor...
Kenan Evren: "12 Eylül'ü halk desteklemiştir. Yüzde 92 oy bunun kanıtıdır. Şimdi aynı yolu kullansınlar, halka sorsunlar, diyorum. Eğer halk ‘evet’ der, geçici 15. maddeyi kaldırırsa, o zaman hiç yargılamaya da gerek yok, ben intihar ederim!” diyor.
Gazetede bu haberi ilk okuduğumda kan beynime sıçramıştı.Gözüm aynı cümleler üzerinde defalarca gitti;geldi.Silahlar eşliğinde yapılan bir anayasa oylamasının "başarılı" sonucunu dile getirmekten çekinmeyen Evren,içine düştüğü çaresizlikle halkın vicdanına dokunmaya çalışıyordu.Kenan Evren alelen Türkiye halkının vicdanını tehdit ediyordu.Şimdi düşünüyorum da tam da o cümlelerin ifşa edildiği tarihi izleyen günden sonra,tartışmaya açılan bu konu gündemden silindi.Daha sonrasında ise Kenan Evren'in hastahaneye kaldırıldığına ilişkin haberler gündeme oturdu.Neyse ki,"canımız,paşamız" iyileşti.Kendisini yargılamadan,yaşattıklarının hesabını vermeden ebediyete yolcu etmek içimize sinmezdi elbette...
Diyeceğim şudur ki;şimdi konunun tekrar gündeme taşınması için hep birlikte ses olma zamanı.12 Eylül'ün izlerini silebilmek için ilk şart bu.
Kötü kokukun kaynağını kapatmadıkça,koku yayılmaya devam edecektir.
Unutmayalım ve unutturmayalım!
Artı parantez : İtiraf ediyorum;rahatladım!! =)))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder